top of page

Makaleler

Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Nedir?

By

Atakan Mert Kökenek

5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (“FSEK”) Profesör Ernst Hirsch tarafından hazırlanmış ve  1 Ocak 1952 tarihinde yılında yürürlüğe girmiştir. Fikir ve sanat eserleri hukukunun temel amacı; düşünsel veya sanatsal bir faaliyet neticesinde eser meydana getiren kişilerin bu eser üzerindeki fikri hakları ile icracı sanatçıların, fonogram veya film yapımcılarının ve yayıncıların bağlantılı haklarını korumak ve toplumun diğer fertlerinin bu eserlerden hangi koşullarda yararlanabileceğini belirlemektir.

Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Nedir?


5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (“FSEK”) Profesör Ernst Hirsch tarafından hazırlanmış ve  1 Ocak 1952 tarihinde yılında yürürlüğe girmiştir. Fikir ve sanat eserleri hukukunun temel amacı; düşünsel veya sanatsal bir faaliyet neticesinde eser meydana getiren kişilerin bu eser üzerindeki fikri hakları ile icracı sanatçıların, fonogram veya film yapımcılarının ve yayıncıların bağlantılı haklarını korumak ve toplumun diğer fertlerinin bu eserlerden hangi koşullarda yararlanabileceğini belirlemektir. Düşünsel ve sanatsal üretimin öngörülebilir bir sınırının olmadığı ve özellikle teknolojik gelişmeler neticesinde bir eserden yararlanmak için geliştirilen yöntemlerin sürekli çeşitlendiği dikkate alınacak olursa, ülkemizde bu hukuk sahasını düzenleyen temel kanun niteliğindeki 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun yürürlüğünün 70. yılını tamamlamış olması yadırganabilir. Özellikle 12.6.1995, 3.3.2001, 12.3.2004 ve 8.2.2008 tarihlerinde yapılan geniş çaplı revizyonlar ile kanun günün ihtiyaçlarına uygun hale getirilmeye çalışılsa da hala pek çok konuda kanunun revize edilmesi ve çağın gereklerine uygun birtakım yeni düzenlemelerin kanuna eklenmesi ihtiyacı görülmektedir.


Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 1. maddesinde kanunun amacı düzenlenmiştir. Kanunun amacı, fikir ve sanat eserlerini meydana getiren eser sahiplerinin, eserleri yorumlayan ve icra eden icra sanatçılarının, yapımcıların, radyo-televizyon kuruluşlarının; fikir ve sanat ürünleri üzerindeki manevi ve mali haklarını belirlemek, bu hakları korumak, bu ürünlerden yararlanma şartlarını düzenlemek, bu kanuna aykırı davranışlarla eser sahiplerinin hakları ihlal edildiğinde eser sahibinin haklarının ne şekilde korunacağını belirlemektir.


Kanunun kapsamı ise 1/A maddesinde düzenlenmiştir. Kanun, fikir ve sanat eserlerini meydana getiren eser sahiplerinin, eserleri yorumlayan ve icra eden icra sanatçılarının, yapımcıların, radyo-televizyon kuruluşlarının ürünleri üzerindeki manevi ve mali haklarını, bu haklara ilişkin tasarruf esas ve usullerini, yargı yollarını ve yaptırımları ile Kültür Bakanlığı’nın görev, yetki ve sorumluluğunu kapsamaktadır.


1. Eser Nedir?


Türk Hukuku’nda fikri eserin, FSEK kapsamında korunan bir eser olarak değerlendirilebilmesi için aranan belirli şartlar söz konusudur. Fikri bir eserin varlığı ancak bu şartların o eser üzerinde ortaya çıktığının belirlenmesiyle kabul edilebilir. FSEK kapsamında eser “Sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsulleri” olarak tanımlanmıştır. Dolayısıyla fikri bir ürünün FSEK kapsamında eser olarak kabul edilebilmesi için şu şartların arandığından bahsedilebilir;


  • Eser fikri/düşünsel bir çabanın sonucunda ortaya çıkmalıdır

  • Eser yaratıcısının hususiyetini taşımalıdır

  • Eser şekillenmiş olmalıdır

  • Eser FSEK m. 1/B kapsamında sayılan eser türlerinden birine dâhil olmalıdır.


Eser, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda, sahibinin hususiyetini taşıyan her türlü fikir ve sanat ürünlerini kapsamaktadır. Farklı bir tanımla eser kavramını biraz daha detaylandıracak olursak, bir fikrin topluma iletilmesi maksadıyla meydana getirilen her türlü ürün eser sayılır. Eserin bir kişi tarafından meydana getirilmesi, fikri bir çaba sonucu meydana gelmesi, sahibinin hususiyetini taşıması ve bir şekle bürünmesi gerekir. Bunlarla beraber eserin Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’na konu olabilmesi için bu kanunda yer alması gerekmektedir. Bu eserleri meydana getiren kişiye ise eser sahibi denmektedir.


Kanun koyucu fikir ve sanat eserlerini sınıflandırmayı tercih etmiş olup kanun, konusu bakımından çeşitli fikir ve sanat eserlerini bünyesinde barındırmaktadır. Bu sınıflandırma ilim ve edebiyat eserleri, musiki eserleri, güzel sanat eserleri ve sinema eserleri olarak dört farklı başlıkta yapılmıştır.


İlim ve Edebiyat Eserleri

  • Herhangi bir şekilde dil ve yazı ile ifade olunan eserler,

  • Bilgisayar programları ve bunların hazırlık tasarımları,

  • Her türlü dans, yazılı kareografi eserleri, pandomim ve buna benzer sözsüz sahne eserleri,

  • Estetik kaygısı bulunmayan her türlü teknik ve ilmi nitelikte fotoğraf, harita, plan, proje, kroki, resim, coğrafya ve topoğrafyaya ait maket ve benzerleri, mimarlık ve şehircilik tasarım ve projeleri, mimari maketler, endüstri, çevre ve sahne tasarımları, projelerini ifade eder.


Musiki Eserleri

  • Her türlü sözlü ve sözsüz besteleri ifade eder.


Güzel Sanat Eserleri

Estetik değere sahip olmak koşuluyla;

  • Yağlıboya ve suluboya tabloları,

  • Her türlü resimler, desenler, pasteller, gravürler, güzel yazılar ve tezhipler,

  • Kazıma, oyma, kakma veya benzeri usullerle maden, taş, ağaç veya diğer maddelerle çizilen veya tespit edilen eserler,

  • Kaligrafi ve serigrafi,

  • Heykeller, kabartmalar, oymalar,

  • Mimarlık eserleri,

  • El işleri ve küçük sanat eserleri minyatürler ve süsleme sanatı ürünleri ile tekstil, moda tasarımları,

  • Fotoğrafik eserler ve slaytlar,

  • Grafik eserler,

  • Karikatür eserleri,

  • Her türlü tiplemeleri ifade eder.


Sinema Eserleri

  • Her çeşit estetik, ilmi, öğretici veya teknik mahiyette olan veya günlük olayları tespit eden filmler veya sinema filmleri, tespit edildiği materyale bakılmaksızın, elektronik veya mekanik veya benzeri araçlarla gösterilebilen, sesli veya sessiz, birbiriyle ilişkili hareketli görüntü dizilerini ifade eder.


2. Eser Sahibinin Hakları Nelerdir?


Bu kanun, yukarıda sayılan tüm bu eserlerin sahiplerine hem manevi haklar hem de mali haklar tanımaktadır. 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu, eser sahiplerine ve kanunda tanımlanan diğer öznelere tanınan bu manevi ve mali hakları güvence altına alarak, fikri ve sanatsal üretimin korunmasını sağlayan temel bir hukuki düzenlemedir. Kanun, eser sahiplerinin emeğinin ve yaratıcılığının hukuken tanınmasını ve korunmasını temin ederken, aynı zamanda toplumsal kültürün zenginleşmesine ve sanatsal üretimin sürekliliğine katkıda bulunur. Eserlerin izinsiz kullanılması ve çoğaltılmasına karşı sağladığı hukuki güvence hem bireysel hakların korunmasını hem de ekonomik değer yaratılmasını mümkün kılar. Kanunun kapsamına giren eserlerin çokluğu, eser sahibinin haklarının detaylıca işlenmiş olması, bu hakların nasıl kullanılacağına ilişkin yol gösterilmesi ve dava yollarının tanımlanması Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun önemine işaret etmektedir.


FSEK’in madde 13 vd. yer verildiği üzere Manevi Haklar

  • Eser sahibinin eseri ne zaman kamuya arz edeceğine karar verme hakkı,

  • Eserine isim verme hakkı,

  • Eserde değişiklik yapılmasını yasaklama hakkı,

  • Eser sahibinin zilyede ve malike karşı olan hakları ifade eder.


FSEK’in madde 21 vd. yer verildiği üzere Mali Haklar

  • İşleme,

  • Çoğaltma,

  • Yayma,

  • Temsil,

  • Topluma iletme haklarını ifade eder.


3. Eser Sahipliğinin Birden Fazla Kişiden Oluşması Durumu


Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’na göre bir eserin birden fazla kişi tarafından oluşturulması durumunda iki tür eser sahipliği söz konusudur:


Paylı eser sahipliği: Eser bölümlere ayrılabiliyorsa, her kişi kendi yaptığı kısımdan sorumludur ve bu kısım üzerinde hak sahibidir. Eserin yayımlanması veya değiştirilmesi için diğerlerinin onayı gerekir; onay verilmediği takdirde mahkemeden izin alınabilir.


Elbirliği ile eser sahipliği: Eser, ayrılamayan bir bütün oluşturuyorsa, tüm eser sahipleri eserin tamamı üzerinde birlikte hak sahibidir. Kimse eserin belirli bir kısmına özel hak iddia edemez.


4. Fikri Hakların İhlali Halinde Hangi Yollar İzlenebilir?


FSEK kapsamında hak sahibinin zarara uğraması ve sorumluluk için karşı tarafın kusurunun olması şartlarını gerektirmeyen davalar tespit davaları, tecavüzün men’i davaları, tecavüzün ref’i davaları ve temin edilen karın devri davalarıdır.


  • Tespit Davaları: Tespit davası, bir kişinin fikir ve sanat eserine ilişkin hak sahipliğini veya eser üzerindeki hukuki durumunu belirlemek amacıyla açtığı davadır. Bu davada mahkeme, iddia edilen durumun gerçekliğini tespit eder; yani eserin kime ait olduğunu, hangi hakların mevcut olduğunu veya hakların ihlal edilip edilmediğini hukuken saptar. Tespit davaları, doğrudan bir hak talebinde bulunmadan, sadece hukuki durumu açıklığa kavuşturmayı hedefler.


  • Tecavüzün Men’i (Saldırının Önlenmesi): Tecavüzün Men’i davası, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu m. 69’a göre hak sahibinin fikri mülkiyetine yapılan haksız saldırının önlenmesini sağlayan bir eda davasıdır. Davaya konu saldırılar hak sahibinin mali haklarına yönelik olabileceği gibi manevi haklarına yönelik de olabilir. Bu davada tecavüzün gerçekleşmiş olması şartı aranmaz.


  • Tecavüzün Ref’i (Saldırının Sona Erdirilmesi): Tecavüzün Ref’i davası fikri mülkiyet hukukunda hak sahibinin fikir ve sanat eserine yapılan bir saldırının sona erdirilmesini amaçlar. Tecavüzün Ref’i davası bir eda davası olup; davacı, davalının bir şeyi yapmayı veya yapmamayı talep etmesini oluşturur.


  • Temin Edilen Karın Devri Davası:FSEK m. 70/3‘de mali ve manevi hakların ihlali halinde, bu hakları saldırıya uğrayanın tazminatın yanında temin edilen kârın kendisine verilmesini de isteyebileceği hükme bağlanmıştır. Buradaki düzenlemenin temeli Türk Borçlar Kanunu’nda yer alan vekâletsiz iş görme hükümlerine dayanmaktadır. Bu talep saldırıda bulunanın kusurunun varlığına bağlanmadığı gibi, hak sahibinin mahrum kaldığı kar miktarıyla da sınırlandırılmamıştır.


FSEK kapsamında hak sahibinin zarara uğramış olması ve sorumluluk için karşı tarafın kusurunun olması şartlarını gerektiren davalar ise maddi ve manevi tazminat davalarıdır.


  • Maddi ve Manevi Tazminat Davaları: Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’na göre maddi tazminat, eser sahibinin hukuka aykırı kullanım sonucu uğradığı ekonomik zararın giderilmesini, manevi tazminat ise eserin kişilik haklarını ihlal eden durumlarda, şeref ve itibar kaybının telafisini amaçlar.


Diğer taraftan mevzuatımızda, hakları ihlal edilen eser sahibine, savcılığa suç duyurusunda bulunarak ilgilileri hakkında ceza yargılaması başlatılmasını sağlama imkanı da sağlanmıştır.

bottom of page