Hukuk Bürosu

Makaleler
Tecavüzün Ref'i (Saldırının Sona Erdirilmesi) Davası
By
Atakan Mert Kökenek
Tecavüzün Ref’i (Saldırının Sona Erdirilmesi) Davası da fikri mülkiyet hukukunda hak sahibinin fikir ve sanat eserine yapılan bir saldırının sona erdirilmesini amaçlar. Davaya konu saldırılar hak sahibinin mali haklarına yönelik olabileceği gibi, manevi haklarına yönelik de olabilir. Bu davaya konu olabilecek saldırılara örnek olarak korsan kitap basımlarının yayınlanması, izinsiz ve lisanssız yazılım dağıtan platformlar, taklit marka ile üretim yapılması, bir eserin henüz yayımlanmamışken basılıp dağıtılması verilebilir.
1. Tecavüzün Ref’i (Saldırının Sona Erdirilmesi) Davası Nedir?
Fikri mülkiyet hukukunun konusunu fikir ve sanat eserleri oluşturmaktadır. Fikri mülkiyet hukuku fikir ve sanat eseri sahiplerinin, tıpkı mülkiyet hakkı gibi somut bir hak olan fikri haklarını, bu hakların kapsamını belirlemeyi, bu haklardan yararlanma şartlarını düzenlemeyi ve bu hakları korumayı hedefler. Fikri haklarının ihlal edilmesi durumunda uygulanacak yaptırımlar da bu kapsama dahildir.
Tecavüzün Ref’i (Saldırının Sona Erdirilmesi) Davası da fikri mülkiyet hukukunda hak sahibinin fikir ve sanat eserine yapılan bir saldırının sona erdirilmesini amaçlar. Davaya konu saldırılar hak sahibinin mali haklarına yönelik olabileceği gibi, manevi haklarına yönelik de olabilir. Bu davaya konu olabilecek saldırılara örnek olarak korsan kitap basımlarının yayınlanması, izinsiz ve lisanssız yazılım dağıtan platformlar, taklit marka ile üretim yapılması, bir eserin henüz yayımlanmamışken basılıp dağıtılması verilebilir.
Tecavüzün Ref’i davası bir eda davası olup; davacı, davalının bir şeyi yapmasını veya yapmamasını talep eder. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu madde 66, 67 ve 68’de düzenlenen bu dava, haksız saldırıyı eser sahibinin manevi haklarına yönelik ve mali haklarına yönelik olmak üzere iki şekilde düzenlemiştir. Bu davanın Tecavüzün Men’i davasından en önemli farkı, fikri mülkiyet hakkına saldırının gerçekleşmiş olmasıdır. Tecavüzün Men’i davasında daha farklı olarak saldırının gerçekleşmiş olması koşulu aranmamakta, saldırı tehlikesinin varlığı halinde dava açılabilmektedir.
Tecavüzün Ref’i davasında tazminat olarak yalnızca uğranılan zarar değil, zararın üç kat fazlasına kadar giderilmesi de talep edilebilir. Burada üç katına kadar tazminata hükmedilmesinin sebebi, fikri haklar kapsamında mali hak ihlallerinin (izinsiz çoğaltma, yayma, iletim vb.) özel önemi ve sırf gerçek zararın ödetilmesinin mağduru korumakta yetersiz kalabilmesidir. Bu yüzden kanun koyucu, caydırıcı ve cezalandırıcı işlevli bir ek tazminata izin vermiştir.
2. Davanın Tarafları Kimlerdir?
Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu madde 66’ya göre eser sahiplerinin ve madde 66/3’e göre yetkili lisans sahiplerinin bu davayı açabileceği öngörülmüştür. Aynı zamanda Sınai Mülkiyet Kanunu madde 149’da hak sahibinin ve lisans sahibinin de bu davayı açabilecekleri belirtilmiştir. Dolayısıyla fikri haklar mevzuatımıza göre bu davayı açabilecek kişiler, eser sahipleri, yetkili lisans sahipleri ve hak sahipleridir. Davalı taraf ise tecavüzde bulunan fiil ehliyetine sahip kişilerdir. Bu kişilerin gerçek kişi olabilecekleri gibi tüzel kişi olmaları da mümkündür.
Davayı açabilecek kişilerden eser sahibi, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda açıkça tanımlanmıştır. Eseri meydana getiren kişiye “eser sahibi” denilmektedir. Hak sahibi, eser veya sınai mülkiyet hakkının sahibi olarak tanımlanır, bu kişilerin hak sahibi olduklarını kanıtlamaları mecburidir. Hak sahibi sıfatıyla dava açan kişi, mahkemeye karşı eser veya sınai hakkın kendisine ait olduğunu ispat yükü altındadır. Hak sahibi sıfatıyla dava açan kişi bu sıfatını devir sözleşmesi, mirasçılık belgesi gibi belgelerle ispatlamak zorundadır. Eser sahibi için böyle bir zorunluluk genellikle yoktur çünkü eser sahibine ilişkin karine vardır: Eseri meydana getiren kişi, aksi ispatlanmadıkça eser sahibi sayılır (FSEK m. 8). Buna karşılık hak sahibi olduğunu iddia eden kişi (örneğin mirasçı, devir alan, marka/patent sahibi vs.) bu sıfatını ayrıca belgelemek zorundadır. Yani eser sahibi lehine kanuni bir karine varken, hak sahibi sıfatını ileri süren kişi bu iddiasını mutlaka kanıtlamalıdır. Yetkili lisans sahibi ise eser sahibi ya da hak sahibinden belirli hakları kullanmak veya işletmek için yazılı izin (lisans) alan kişidir.
3. Davanın Şartları Nelerdir?
Bu davanın açılabilmesi için haksız müdahalenin fiili olarak gerçekleşmiş olması gerekir. Bu ihlal henüz başlamış olabileceği gibi halihazırda devam eden bir ihlale karşı dava açılması da mümkündür. Ancak sona eren ihlaller için bu davanın açılabilmesi mümkün değildir. Saldırının sona ermiş olması halinde tazminat davası açılabilir.
Tecavüzün ref’i davasında saldırıyı gerçekleştiren kişinin kusurlu olması aranmaz. Kusur olsun yahut olmasın herhangi bir şekilde tecavüzün gerçekleşiyor olması yeterlidir. Hukukumuzda sorumluluğun kusura bağlı olması esasken bu davanın şartları arasında kusurun varlığının sayılmaması davacıların haklarını oldukça geniş bir düzlemde korumaktadır. Bununla beraber her ne kadar davanın açılması ve zararın giderilmesi için kusur şartı aranmasa da yalnızca bu dava türünde karşımıza çıkan üç kata kadar tazminat talep edebilme hakkı kusurluluğun oranına göre yahut eser sahibi ile tecavüzü gerçekleştiren arasında ortak kusurun oluşmuş olmasına göre hakim tarafından değerlendirilir. Yargıtay’ın da tecavüzün ref’i davasında kusursuz sorumluluğa dair verdiği kararlar mevcuttur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2018/998 K. 2019/373 (28.03.2019)
”FSEK anlamında basılmış eserlerde davalı sıfatının nasıl tespit edileceğinin açıklanmasında yarar vardır. Anılan Kanun kapsamındaki hakların ihlali hâlinde açılabilecek hukuk davalarından olan “tecavüzün ref’i” davasını düzenleyen 66. maddesi, bu konuda sorumluluğu düzenleyen özel hüküm içermektedir. Madde metninde aynen; “Manevi ve mali hakları tecavüze uğrayan kimse tecavüz edene karşı tecavüzün ref'ini dava edebilir. Tecavüz, hizmetlerini ifa ettikleri sırada bir işletmenin temsilcisi veya müstahdemleri tarafından yapılmışsa işletme sahibi hakkında da dava açılabilir. Tecavüz edenin veya ikinci fıkrada yazılı kimselerin kusuru şart değildir…” hükmü yer almaktadır. Anılan maddenin birinci fıkrasında, hakları tecavüze uğrayanın, tecavüz edene karşı, tecavüzün ref’i davası açabileceği; ikinci fıkrasında, tecavüzün işletmenin temsilcisi veya müstahdemleri tarafından işlenmesi hâlinde de aynı davanın açılabileceği; üçüncü fıkrasında ise bu davanın açılabilmesi için gerek tecavüz edenin ve gerekse de temsilci ve müstahdemlerin kusurunun dahi aranmadığı düzenlenmiştir. Anlaşılan odur ki; tecavüzün ref’i davası maddi ve manevi haklara bir tecavüzün olduğu her halde açılabilir (FSEK m.66/1). Ref davasının açılabilmesi için tecavüzde bulunanın kusurlu olması şart değildir. Kusur ve ağırlığı zararın takdirinde ve alınacak önlemlerde rol oynar (FSEK m.66/3).”
4. Görev, Yetki ve Zamanaşımı
Tecavüzün Ref’i davası için görevli ve yetkili mahkeme Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’ndaki özel yetki kurallarına ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ndaki görev kurallarına göre belirlenir. Bu davalarda görevli mahkeme Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi olup, eğer yargı çevresinde Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi bulunmuyorsa Asliye Hukuk Mahkemesi görev yapar.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 6’ya göre genel yetki kuralları çerçevesinde bu dava, davalının yerleşim yeri mahkemesinde açılır. Bu yetki kuralının yanı sıra özel bir yetki kuralı olarak Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu madde 66/5’e göre eser sahibinin ikamet ettiği yerde de bu dava açabilir.
Tecavüzün Ref’i davası fikri haklara tecavüz devam ettiği müddetçe açılabilir, tecavüz devam ettiği müddetçe zamanaşımı veya hak düşürücü süre işlemez. Ancak tecavüzün sona ermesi halinde Tecavüzün Ref’i davası açılamayacaktır. Sona eren ihlaller için genel zamanaşımı süreleri içinde tazminat davası gündeme gelir.